Ara

düşünce güncesi

Etiket

düşünce güncesi

Koşuyorum. Lola’nın üçüncü koşusu benimki. Filmin sonunu Tom Tykwer seçmiyor.

Müthiş bir can sıkıntısı bu, unbearable. Daha ne kadar sürecek böyle bilmiyorum. Elimi göğsümün ta içine, derinine daldırmak istiyorum. Derimi delip, kaburgalarımın arasında sıkışmış kalbimi bulup çıkarmak istiyorum. Sonra onu kuş gibi salmak, sırf nefes alsın diye. Böyle durumlara kaçtığım... Continue Reading →

Sonra, Birdenbire

Hangi hikaye bu? Kendini tekrar etmekten yorulmayan. Kendi hikayeni yazmaya çalışırken başka hikayelere dahil olduğunu fark etmeyen ya da çok geç fark eden. Hikayeye kendini kaptırmış gidiyorsundur, heyecanını, korkunu, tutkunu yaşamaya izin vererek, belki biraz kendine bile hayret ederek. Sonra,... Continue Reading →

Yolda ve Ay Yanımda

Bir sarsıntı ile uyandım başım cama çarptı. Bir arabanın sol arka koltuğundaydım. Sağımız solumuz çöl. Gecenin hangi yarısındayız bilmiyorum. Yolculuğun kaçıncı günündeyiz bilmiyorum. Dışarı baktım. Hiçbir şey yoktu. Ay dışında. Koca ay sol arkamda parlıyordu. Dizlerimi koltuğa koyup yüzümü arka... Continue Reading →

Hepsi Bana Ait Ama Hiçbiri Benim Değil

  Kafamda dönüp duruyor. Kendi kendime, sadece kendimin duyabileceği şeklide mırıldanıyorum. İçim rahatlıyor. Günler karışık. Ortalık dağınık. Güvenli hiçbir yer hiçbir kimse kalmamış gibi. İyi sayamam kendimi. Yine de mutsuz değilim. Umutsuz hiç değilim. Başımın üstünde hale oluşturmuş dizelerdir belki... Continue Reading →

Akşamüstü ve Fare

.../2019, Macaristan / Györ Kim bu kadın, bir yerlerden tanıyor gibiyim. Hiç durmadan konuşan, gülen, içine kapanan kadın… Bir sürü kadın bir sürü insan bir sürü her şey. Çeşit çeşit her şey. “İnsanlar çeşit çeşit. Karışık salata tabağı gibi” ben... Continue Reading →

KABAK KARBUZ

Bir kitabı neden okuruz? Bitirmek için mi? Bence hayır. Hepimizin kitap okumak için çeşitli sebepleri vardır mutlaka: bilgi almak, keyifli zaman geçirmek, başka dünyaların içine dalmak… Amaç her şey olabilir fakat ne olursa olsun başladım bu kitaba artık bitireyim olmamalı.... Continue Reading →

Uzun Soluklu Susmaların Kitabı: Yavaşlık

“Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır… Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anın yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.” Milan Kundera’nın Yavaşlık adlı kısa romanın ilk sayfalarında... Continue Reading →

Rus Edebiyatında Buluşalım!

Ankara’da yaşayanlar bilir, Karanfil sokaktaki Dost Kitapevi’nin önü ideal bir buluşma yeridir. Eğer biriyle orada buluşacaksam, buluşma yerine 20-30 dk erken gidip içerde dolaşmayı yeğliyordum. Bu dolaşmalarım sırasında kendimi önünde sonunda Rus Edebiyatı Bölümünde buluyordum. Ve gelen kişi ile bir... Continue Reading →

Korkular, tanrı gibi büyük mü korkular?

Bir şiir denemesi buldum notlarımın arasında 2011 yılına yani şu andan tam sekiz sene öncesine ait. Korkular üzerine. Hangi olayın beni bu satırları dizmem için tetiklediğini inanın hatırlamıyorum. Ama bir şekilde doldurmuş sayfayı... Tabi o zaman sizlerle paylaşmıyordum. Ne varsa... Continue Reading →

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑