Hangi hikaye bu? Kendini tekrar etmekten yorulmayan. Kendi hikayeni yazmaya çalışırken başka hikayelere dahil olduğunu fark etmeyen ya da çok geç fark eden. Hikayeye kendini kaptırmış gidiyorsundur, heyecanını, korkunu, tutkunu yaşamaya izin vererek, belki biraz kendine bile hayret ederek. Sonra,... Continue Reading →
Yokuşu inerken elimdeki kırmızı kitaba tıpkı Franny’nin o küçük yeşil kitaba sarıldığı gibi kutsayarak sarılmış sıkı sıkıya tutuyorum eskiden rutinim olan bir duyguyu ararken yeni bir rutine evrildiğimi hissederek metroya iniyordum. Bu loş beyaz ışıkların altında metroyu beklerken herkesin oluşturduğu... Continue Reading →
Gün 1: Gözünü ilk önce kendine çevirdi, saçlarına yüzüne dokundu, üstünü başını kontrol etti. Kıyafetleri hala üstündeydi. Tedirgin bir şekilde yutkundu. Sessizlik ona yutkunma sesini bile işittirdi. Loş sarı ışıklı bir evin üst katındaydı. Merdivenlerden aşağı baktı. Ses soluk yoktu.... Continue Reading →
Kafamda dönüp duruyor. Kendi kendime, sadece kendimin duyabileceği şeklide mırıldanıyorum. İçim rahatlıyor. Günler karışık. Ortalık dağınık. Güvenli hiçbir yer hiçbir kimse kalmamış gibi. İyi sayamam kendimi. Yine de mutsuz değilim. Umutsuz hiç değilim. Başımın üstünde hale oluşturmuş dizelerdir belki... Continue Reading →
.../2019, Macaristan / Györ Kim bu kadın, bir yerlerden tanıyor gibiyim. Hiç durmadan konuşan, gülen, içine kapanan kadın… Bir sürü kadın bir sürü insan bir sürü her şey. Çeşit çeşit her şey. “İnsanlar çeşit çeşit. Karışık salata tabağı gibi” ben... Continue Reading →
Bir kitabı neden okuruz? Bitirmek için mi? Bence hayır. Hepimizin kitap okumak için çeşitli sebepleri vardır mutlaka: bilgi almak, keyifli zaman geçirmek, başka dünyaların içine dalmak… Amaç her şey olabilir fakat ne olursa olsun başladım bu kitaba artık bitireyim olmamalı.... Continue Reading →