Bir kitabı neden okuruz? Bitirmek için mi? Bence hayır. Hepimizin kitap okumak için çeşitli sebepleri vardır mutlaka: bilgi almak, keyifli zaman geçirmek, başka dünyaların içine dalmak… Amaç her şey olabilir fakat ne olursa olsun başladım bu kitaba artık bitireyim olmamalı. Okuyucunun kitabı bitirmek kadar kitabı yarım bırakma hakkı vardır…
Kitap beni sarmadığında aklıma şöyle bir şey geliyor karpuzu kestin, kabak çıktı, yemek için kendini zorlar mısın? Hayır! Ee o zaman?
Bazen de karpuz kabak olmasa bile bir dilimden sonra devam edemezsin yemeye. Güzeldir ama şekerlidir ya da daha tatlı olmasını beklerdin falan filan… Bir de yanlış zamanda kesilen karpuzlar var bir kenarda yarım yarım durup beni bekleyen. Tıpkı zevkle başlayıp bir yerde koptuğum kitaplar gibi. İşte bu yazımda bir şekilde yarım kalan kitaplarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Milena’ya Mektuplar – Franz Kafka
Sanırım şu zamana kadar okurken en çok sıkıldığım kitap ve hala insanlar tarafından abartıldığına inanıyorum. Bu kitabın benim için tek değeri Kafka tarafından yazılmış olması. İşte bu yüzden Prag’taki Kafka Müzesini ziyaret ettikten sonra kitabı elime ikinci kere alıp okumayı denedim fakat sonu hüsran… Sanırım bir daha denemeyeceğim.
Amin Maalouf – Semerkant
İşte doğru zamanda kesilmemiş bir karpuz. Bu kitabın yarım kalmasının tek sebebi yanlış zamanda başlanılmış olması… Aradan uzun zaman geçince de ne kaldığım yerden başlayabildim ne de baştan başlama motivasyonuna sahip oldum. Neden böyle oldu bilmiyorum.
Hala doğru zamanı bekliyorum.
Zen Kaçıkları – Jack Kerouach
Ankara’da lisans öğrencilik hayatım bittiği dönemlerdi. O dönemler J.D. Salinger ile baya içli dışlıydım. Ee tabi onun etkisiyle Zen Budizm’i de hayatımda yer tutmaya başlamıştı… Kafamın bir yerinde bunlar dolaşırken ben de kendimi Adil Han’da dolaşırken buldum. Orada girdiğim bir sahafta bu kitap gözüme çarptı. Basımı falanda yok piyasada derken etkilendim, çok düşünmeden aldım. Fakat kitaba bir türlü tutunamadım. Belki yanlış zaman belki değil ama uzun bir dönem daha okumaya niyetim yok.
Lermatov – Zamanımızın Bir Kahramanı
Bu kitabın varlığının farkına varmamın hikayesini anlatmak istiyorum öncelikle.
Ankara’ya vurgun her kişi gibi ben de Behzat Ç. Dizisini izlemekten bıkmayanlardanım. Şu an hangi bölüm hatırlamıyorum fakat Zafer Algöz’ün (Abi/Patron) bir sahnesinde Zafer Algöz yani büyük abi odasında kitaplığın önünde duruyordu. Benim de kitaplıktaki bu kitap gözüme ilişti. Durdurup not aldım hemen. Biraz araştırdım kitabı sevebileceğimi düşündüm zaten hala aynı fikirdeyim. Fakat kitabın belli bir bölümünden sonra kitaba odaklanmakta sorun yaşadım ve devam ettiremedim. Bu durum beni hala rahatsız ediyor çünkü bir yandan da hikayenin gidişatını merak ediyorum… Bence ben bu kitabı bir daha okuyacağım.
Peki ya sizlerin en son yarım bıraktığı kitap/kitaplar nelerdir? Gerçekten kabak mı çıkmıştı yoksa yanlış zaman kurbanı mıydı? Yorumlarınızı bekliyor olacağım
Keyifli okumalar.
Özgül.
Görsel Referansı: https://www.elizabethgraeber.com/
29 Ağustos 2019 at 18:56
Gerçekten kabak karpuz benzetmesi çok yerinde bir tespit olmuş özgül. Yakın zamanda başladığım Aldoux Huxley’in Cesur Yeni Dünya sı yarım bıraktığım son kitap oldu. Sebebi de ne kadar okumak istesem de distopik bir roman kaldıramayacagım bir psikolojide olmamdi😬😊.
BeğenLiked by 1 kişi
30 Ağustos 2019 at 00:37
Beğenmiş olman beni çok mutlu etti Semih, ayrıca kitabını bizlerle paylaştığın için de çok teşekkür ederim 🙂
Sanırım sen de kitapları fazla içselleştirebiliyorsun bu yüzden bu kitap senin için yanlış zamanda kesilen bir karpuz gibi şu an ve umarım onu yemek için doğru zamanı bulursun :))
BeğenBeğen
30 Ağustos 2019 at 01:38
Umarım özgül😊
BeğenLiked by 1 kişi
31 Ağustos 2019 at 14:35
Milena’ya mektuplar konusunda katılıyorum 🤗 digerlerini hiç okumadım.
BeğenLiked by 1 kişi
1 Eylül 2019 at 11:37
Yalnız olmadığımı bilmek güzel :))
BeğenBeğen